Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin suladığı verimli arazide kurulu Adana, coğrafi konumu nedeni ile tarihi M.Ö. 6000 yıllarına kadar dayanan dünyanın en eski yerleşim yerlerinden birdir.
Adana’ya ait en eski yazılı kayıtlar Boğazköy metinleri olarak bilinen M.Ö. 1650 yıllarındaki Hitit tabletleridir. Bu tabletlerde Adana havalisinden “Uru Adania”, yani Adana bölgesi olarak bahsedilmektedir.
Adana, Yontma Taş Devri’nden bu yana yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Adana’nın merkezinde bulunan Tepebağ höyüğü, insanoğlunun yerleşik hayata geçtiği neolitik dönemden bu yana kullanılmıştır.
Adana, Antik Kilikya Bölgesi’nin en önemli şehirlerinden biridir. Adana’yı egemenliği altına alan medeniyetler sırasıyla; M.Ö. 1900 Luvi Krallığı (Hititlerin bir kolu), M.Ö. 1500-1333 Arzava Krallığı (Hititlerden ayrı doğu kökenli bir grup) , M.Ö. 1900-1200 Hitit Krallığı, M.Ö. 1190-713 Kue Krallığı (Frigler), M.Ö. 713-660 Asur Krallığı, M.Ö. 663-612 Kilikya Krallığı, M.Ö. 612-333 Pers Satraplığı, M.Ö. 333-323 Hellenistik dönemi, M.Ö. 312-133 Seleukidler, M.Ö. 178-112 Karsunlar dönemi, M.Ö. 395- M.S.638 Bizanslılar ve M.S. 638 İslam devri sırasıyla; Ermeni Krallığı, Mısır Türk Memlukluları, Ramazanoğulları ve Osmanlılar olarak sayılabilir. Böylece Adana, tarih boyunca 10 ayrı ve büyük medeniyete, 18 ayrı siyasi yapılaşmaya şahit olmuştur.
1.Dünya Savaşı’ndan sonra Adana ve çevresi Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. 5 Ağustos 1920’de Mustafa Kemal, Fevzi Bey (Çakmak) ve milletvekilleri Pozantı’ya gelerek burayı il merkezi haline getirmişler ve Pozantı Kongresi’ni yapmışlardır. 1920 Kasım ayında Fransızlar yenilgiye uğramışlar ve imzalanan Ankara Antlaşması’na uygun olarak 5 Ocak 1922’de Fransız işgalinden kurtarılmıştır. Bu tarihten itibaren il merkezi Adana’ya taşınmıştır.